13 Ağustos 2012 Pazartesi

PKK' NIN SOL YAPILARA UYGULADIĞI ŞİDDET


     İşte PKK'nın Kuruluşunu ilan ettiği 1978 tarihinde itibaren ki Sola karşı Tutumunun Köşe Taşları:

*PKK-Aydınlık çatışması... 1978-79.

*PKK-Devrimci Halkın Birliği (TKP/ML Hareketi) çatışması: 1979-1980. Dersim, Diyarbakır, Gaziantep... 1980'in ilk yarısındaki çatışmalarda ondan fazla devrimci öldürüldü.

*PKK-IGD(TKP) çatışması... 1978'de başlayan çatışmalarda, Diyarbakır, Ergani, Batman'da birçok saldırı ve öldürme gerçekleştirildi.

*PKK-Halkın Kurtuluşu çatışması... 1978-79 boyunca süren bu çatışmalarda Elazığ, Dersim, Diyarbakır, Gaziantep, Kars'ta birçok devrimci öldürüldü. gerekce "benim bölgemde faaliyet yürütemezsiniz".
Halkın Kurtuluşu, PKK'yı "karşı-devrimci", "ajan-provokatör", "cinayet örgütü", "faşist provokasyon çetesi"... olarak görüyor ve aralarındaki çatışmanın da "sol içi" olmadığını söylüyordu.
Halkın Kurtuluşu İmzasıyla 1979'da "BİR PROVAKASYON ÇETESİ APOCULAR" diye bir boşür çıkarılıp dağıtılmıştı.

*PKK-Devrimci Yol çatışması: 1979'da Dersim'de PKK'lilerin Devrimci Yol'a saldırısı bu çatışmanın ilk olaylarından biridir... 1985-86'da bu çatışma yurtdışında da devam etmiştir.
*PKK-DHKD çatışması... 1979: Doğubeyazıt
*PKK-DDKD çatışması... 1978-80.
*PKK-Beşparçacılar çatışması... 1977'de başladı.
*PKK-Tekoşin çatışması... 1979'da başladı. Gaziantep, Ankara, Elazığ, Dersim'de yoğunlaşan saldırılar, 1993'te Dersim'de Tekoşin'in önder kadrolarından Kamer Özkan'ın öldürülmesiyle sürdü.(2009'da Cemil Bayık'ın PKK nın 30.kuruluş yılı değerlendirmesinde PKK'nın var oluş temeli ve mücadele ilkelerinin Bu çatışmalar neticesinde atıldığını söyler ve savunur.Bakınız Özgür Politika Kasım 2009)

*PKK-Özgürlük Yolu çatışması... 1979'da başlayan ve 1980'e kadar süren saldırılar, 1980 sonrasında Avrupa'da da sürmüştür, birçok Özgürlük Yolu mensubu öldürülmüştür.

*PKK-Denge Kawa çatışması... 1978'de başladı.
*PKK-KUK çatışması... Öncesinde de karşılıklı saldırılar olmakla birlikte, çatışmalar 80'de yoğunlaştı... Karşılıklı büyük silahlarla yaşanıyordu. Bir çatışmada iki taraftan da 6-7 kişinin öldüğü oluyordu. KUK'cular otuzu aşkın PKK'liyi öldürdüler; 12 Eylül 1980'e kadar sürdü.

*PKK-TDKP çatışması... 1993'te Dersim'de dört TDKP gerillası, PKK tarafından öldürüldü...

*PKK-MKP çatışması... Kürdistan Çizgisinin, hedeflerinin, Devlette beklentilerinin...her şeyi değişen PKK'nin Sol düşmanlığı hiç değişmedi. Dersimde 2004'te MKP'li gerillalara saldırdı ve bir süredir bölgede süren sesizlik bu vesileyle yeniden provaka edildi.

*2009 Ekiminde, PKK "..Bar, cafe, uyuşturu vs.." gerekceleri bahane ederek, Dersim merkezde yeni bir provakasyon yaratmak istedi. "Dersim Eyalet Komutanlığı" İmzasıyla Devrimcileri, Solcuları, Dersim kimliğini savunan kişi ve cevreleri tehdit eden bildiriler dağıttı..!
Kategorik olarak "çatışma" deyimini kullandık; ancak sözünü ettiğimiz olayların birkaç istisna dışında hepsi PKK'nin diğer siyasetlere saldırıları şeklindedir. Karşı saldırılar genellikle istisnadır. Ölenler, diğer siyasetlerden insanlardır... Burada onu aşkın alt başlığa sığan çatışmalar, yüzlerce saldırıdan, öldürme ve yaralamadan, dernek, kahve, okul, mahalle baskınlarından oluşuyor.

       Tabloya tekrar bakın: PKK'nin çatışmadığı, saldırmadığı kim kalmıştır?
      Kaç siyasi harekete saldırdılar? Kaç siyasi hareketten kaç kişiyi öldürüp yaraladılar? Kaç siyasi harekete siyaset yasağı koydular?
.
       Bu kadar çok siyasi hareketle çatışma içinde olan bir başka hareket yoktur;

       Türkiye Kürdistan'ında olup da PKK'nin çatışmadığı (Kürt solu veya ulusalcısı, yada Türk solu veya Sosyalısti)örgüt neredeyse yok gibidir. Kimi örgütlere karşı açıkça "yoketme" siyaseti izlemiş, onların liderlerini öldürmüştür. Devlet güçlerine karşı uyguladığı yöntemleri rahatlıkla Kurt ulusalcı, Sol ve Sosyalıst güçlere karşı da uygulayabilmiştir. Çünkü mantık, kendisi dışındaki herkesi sindirerek, yokederek Kürtler'in olduğu her yerde tek hakim olmaktır. Kendisine tabi olmayanlara gücü yettiği oranda hayat hakkı tanımaz. Güçle herkesi sindireceğini düşünür;

        PKK ideolojik mücadeleyi bilmez ve inanmaz. Hep uzak durmuştur ideolojik mücadeleden. Uzlaşmacılık çizgisi derinleştikçe, ideolojik mücadeleye tahammülsüzlüğü artmış, kendisine soldan yönelen ideolojik eleştirileri "düşmanlık" olarak görmüştür. Bu bakış açısının sonucu bellidir; ideolojik eleştirilere, politikalarıyla, ideolojisiyle değil, sopayla, silahla, tehdit ve gözdağıyla cevap(!) vermiştir.

       Her şeyin merkezinde kendisi vardır. Her gelişmeyi kendisiyle açıklar. Kendisi dışındaki her gelişme onu rahatsız eder. Başka örgütlerin gelişimini engellemek için her yol mübahtır. Düşmanla olan çelişkileriyle, solla olan çelişkileri arasında öz olarak bir fark görmez; gerekçesi de hazırdır, saldırdığı her güç zaten "düşmanın ajanı" ilan edilir.

       PKK için falan örgütü, falan kişiyi ajan, provokatör, TC'nin uşağı ilan etmek, çok ucuz ve çok kolaydır. Hiçbir kanıta, açıklamaya ihtiyaç duymaz. O öyle söylüyordur, herkes öyle kabul etmelidir. Bu kendi içinde de böyledir, dışındaki sola karşı da. Kendi içinde de hain, ajan ilan eder, sonra aradan zaman geçer, yanlışlık olmuş denilip "iade-i itibar" yapılır. Insanın değeri yoktur. Düne kadar çeşitli zeminlerde bir araya geldiği devrimci örgütler için, ertesi gün "ajan, provokatör örgüt" diyebilir. Yapacağını yaptıktan sonra, o değerlendirmeden de aynı kolaylıkla çark eder.

       Böyle bir anlayışa sahip olduğu için de PKK'nin solla ilişkilerini, ittifaklarını belirleyen, kullanma mantığıdır; gerçekte solu ciddiye almaz, sola hesap vermez, her türlü sıfatı yakıştırmayı, her türlü hakareti yapmayı kendi hakkı görür. Kavramların da önemi yoktur çünkü, bugün hakaret eder, yarın çıkarlarına uygun düşerse, pohpohlayabilir de. Solun çeşitli kesimlerinin PKK'nin bu tavırları karşısındaki ilkesizlikleri, faydacılıkları da yıllardır PKK'yi bu tavırlarını sürdürmekte cesaretlendirmiş, pervasızlaştırmıştır.

PKK MANTIĞININ AYNASI:
DERSİM'DE DÖRT TDKP'LİNİN KATLEDİLMESİYLE GÖRÜLÜR
      Yapar üstlenmez
      Yapar haberimiz yok der
      Yapar, ajandı, onlar saldırdılar deyip kendini aklamaya çalışır
      Yapar, "olmuş!" deyip özür diler

      Ve beyninden hep şu geçer:
     "SİZ SONUCA BAKIN"

       9 Ekim 1993'te, Dersim'de dört TDKP'li PKK tarafından katledilir. TDKP'liler, PKK'lileri dostça buyur etmiş, karşılığında kurşunlanmışlardır. Olayın sonraki aşamalarının gelişimi şöyledir:

       1. Manevra: Haberimiz yok, ama nedenleri var! ARGK, bu gelişmeler karşısında yayınladığı bildiride "böyle bir çatışmayı istemediklerini, ama gerillaların mecbur kaldığını" açıkladı.

       2. Manevra: Olayı tersine çevir! PKK halkın tepkisi karşısında olayı çarpıtmaya çalışarak, TDKP'lilerin kendilerine saldırdığını iddia etti.

       3. Manevra: Yalan yanlış açıklamalar yap! Bu "mazerete" halkı, solu inandırmaları güçtü, katliamdan sağ kurtulanlar vardı. Bu kez, PKK Dersim Eyaleti adına yapılan açıklamada "TDKP'nin kendi aralarına ajan soktuğu, Milli Köyü'ne yakın bir yerde üç gerillalarını şehit ettikleri" açıklandı. Gerçekle hiçbir ilgisi yoktu bu iddianın da. Madem öyle bir olay olmuştu, PKK o ana kadar neden halka ve devrimci örgütlere bu konuda hiçbir açıklama yapmamıştı? Bu soru da boşlukta kalıyordu tabii.

       4. Manevra: O da olmazsa, ajan ilan et! Ama en sonunda saldırı üstlenildi: Dersim Eyaleti Askeri Konseyi imzasıyla Ekim 1993'te yayınlanan açıklamada aynen şöyle deniliyordu:
"HK (TDKP), mücadelemizin Dersim'de kök salmasıyla devreye sokulmuş provokatif bir güçtür. ... Bu nedenle bu güçlere karşı-devrimci faaliyetlerinden vazgeçmeleri için sert bir uyarı yapılmış ve ... çağrımıza uymayan HK'lilere ateş edilmek zorunda kalındı. Karşı-devrimci güçten 6 kişi ölürken iki kişi de esir alınmıştır... Aynı yolda ısrar ederlerse tavrımızın daha da sertleşeceği bilinmelidir."

       Aynı açıklama, TDKP'lilere ve genel olarak sola karşı saldırının ideolojik, politik kökenini de oldukça net ortaya koyuyordu:

       "Kendisine 'sol, ilerici, devrimci, demokrat' diyenler, Kürdistan'da faaliyet gösteren her güç, PKK ve Kürt halk gerçekliğini kabul etmek zorundadır. Egemenlik sahamızda yürütülecek tüm faaliyetlerden sorumlu tek güç PKK'dir. Diğer güçler alacağı tüm kararlarda partimizi bilgilendirmek ve onay almak durumundadırlar. Her örgüt bölgede PKK'den izin almak zorundadır. Aksi takdirde olacaklardan kendileri sorumludur."

       Anlayış işte budur.  
      Bu kafada, sola saygı, demokratik işleyişe, ideolojik mücadeleye saygı olur mu?
      PKK'nin bu katliamı gerçekleştirdiği dönemde, Dersim'deki gazete bayiilerinde sosyalist basın sattırılmıyordu. Çünkü bu kafa, gazete bayiilerine "Gündem sattırılmıyorsa, hiçbir gazete, dergi satmayacaksınız, sosyalist basın da dahil" diyordu.

       "Türk solu"na karşı her şey mübahtı; Dersim katliamına halkın, solun tepkisi büyürken, onlar yayın organlarında tüm solu ajanlıkla suçlamaya, sola tehditler yağdırmaya devam ediyorlardı. Her şey yazıldığı yerde duruyor. PKK'lı Apocuların mantığını hiç unutmamak için bunları da unutmamak gerekiyor.
Evet, bu mantık, Dersim'de dört devrimciyi katletmelerinin özeleştirisini vereceği yerde, hala üste çıkarak şunları yazmıştı:

       "PKK'nin Kürdistan'daki sömürgeci partilerin faaliyetlerini yasaklama kararına uyarak Türk solu (...) Kürdistan'ı terk etmeliydi. Kürdistan'da hala zemin arayan Türk solu, bundan böyle işgalci güçlerin yarattığı zemine dayanarak solcu politika yapamayacaktır." (Ö. Gündem, 29 Ekim 1993)

       İki gün sonra da şunlar yazılacaktı:
      "Bilindiği gibi özel savaş Dersim'e sadece askeri gücüyle, asimilasyoncu Kemalist politikasıyla yönelmiyor. Alan itibariyle kimi bölgesel ve sosyal özelliklerini dikkate alarak çeşitli 'sol' güçleri örgütleyip özgürlük mücadelesinin karşısına çıkarmaktadır." (Özgür Gündem, 31 Ekim 1993)
Kim vardı Dersim'de? Devrimci Sol, TKP-ML, TDKP ve diğerleri. Hepsini özel savaş örgütleyip PKK'nin karşısına çıkarmıştı!!! Demek...

       TDKP'lilerin öldürülmesinden sonra olaya karşı halkın büyük bir tepkisi oluştu. Dersim şehir merkezinde, Hozat'ta, Ovacık'ta, Mazgirt'te PKK'yi protesto gösterileri yaptı... Esnaf PKK'yi protesto için kepenk kapattı. Pertek'te öğrenciler boykot ve yürüyüş yaptılar.

       PKK, halkın tepkisi üzerine halka ve sola karşı şiddet anlayışını gözden geçirmek yerine "kepenk kapatma ve gösterilerin provokasyon olduğunu" ilan ederek, halka karşı gözdağı açıklaması yayınladı. Halkın açıkça tehdit edildiği açıklamada da aynen şunlar söyleniyordu:
"iznimiz ve onayımız dışında kepenk ve kontak kapatmak suçtur ve bu suça bulaşanlar cezalarını çekeceklerdir. Hangi gerekçeyle olursa olsun, kontak ve kepenkleri kapatanların tümünü biliyor ve elebaşlarını tanıyoruz. Bunlar en sert şekilde cezalandırılacaklardır."

      Çok kısaca özetlediğimiz PKK'nın Sola karsi tutumu ve Demokrasi anlayışında tarihi kesitler sunduk.
(Bu yazı Ekmek ve Adelet dergisinde yararlanılarak hazırlanmıştır.)
Kasım 2009
Beğenmekten Vazgeç · · Gönderiyi Takip Etmeyi Bırak · Paylaş · 17 saat önce
  •  

Sen ve 5 kişi daha bunu beğendiniz.
  •  
  •  

Oğuzhan Akça ya siz nesiniz beyfendı zamanında yerı geldı tikko pkk çatışmasıda olmustur.oke buda bıl o zamanlar asıl amac taht kavgasıydı neredeyse yanı.
6 saat önce · Beğen
  •  

İşçi Köylü Tikko
siz derken siz nesiniz peki pkk kuyruğunu tutmuş nereye giderse sizide götürüyor her silahlı yapı sol olmuyor hakları deyil hakını savunmaya soyunmuş bu zamana gelebilmek icin yanımızdaymış gibi duran oysa yanımızda deyillerdi ortak eylem var diyorsunuz ortak eylem olmuştur sonuşta dağ ve bu dağlarda bir bileriyle karşılaşmaları mümkün ve operasyon bölgesinde birbirlerini korumuş kolamış olmaları ne tikko yu pkk yapar nede pkk tikko yapar neden ayrılar neden bir deyiller tikkonun siyası yapısı asla pkk siyasi yapısına benzemediğinden ortak mücadele olmuş olması biriz demek deyildir
6 saat önce · Düzenlendi · Beğen
  •  

İşçi Köylü Tikko ulucanlardaki ve diyer ölüm orucu direnişinde kac pkk lı ölüm orucunda düşmüştür ölüm orucunu direnişe ceviren ler dhkp_c partizan saflarıydı pkk bu ortak eylemde direnişte varım demişti ama yoklardı bunu düşün ölüm orucu direnişinde kayıp veren kimler iyi oku pkk nerdeydi bu direnişte
bunun gibi örnekler cok pkk hep varım der ama hic yoktular
6 saat önce · Düzenlendi · Beğen
  •  

Turgut Balya Yukarıdaki yazı gerçekten okunması ve ders çıkarılması gereken gerçeklerle doludur. Sanırım iki ilave yapmak gerek 1) Denge Kawa adlı Kürt örgütü Marksist-Leninist-Maoist bir örgüttü ve önderi de Ferit Uzun idi. Ferit Uzun Apo'nun emriyle öldürüldü. 2) Dev Yol ile çatışmalarında da Kürşat Timuroğlu Almanya'da öldürülmüştür. Bu katledilişte esas hedefin kendisi olduğunu söyler Taner Akçam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder